"Rüyamda bir ayçiçeği tarlasındaydım" dedi Füsun. "Ve ayçiçekleri hafif rüzgârda tuhaf bir şekilde dalgalanıyordu. Nedense çok korkutucuydu, bağırmak istedim ama bağıramadım."
Henüz 183. sayfadayım. Bir yandan kitabı, bir an elimden düşürmek istemiyorum, bitirir bitirmez müzeye adımımı atmak istiyorum. Tabii okurken müze için verilen tüm bilgileri de zihnime yerleştiriyorum. Bir yandan da Masumiyet Müzesi'ni bitirmek ve ondan ayrılmak istemiyorum. Belki geç kalmış bir büyü benimkisi ama yine de çok güzel. Çünkü okur okumaz soluğu Müzede alabileceğim!
5 yorum:
Bende yeni bitirdim Masumiyet Müzesini. Yaşanmış bir aşkı anlatmasının yanı sıra eşyalara anlamlar yüklemeyi çok sevdiğim için çok etkilenmiştim bu romandan. Sevdiğinin tenine değen her eşyayı saklamak nasıl güzel bir düşüncedir bu :)
Kesinlikle büyülü bir şeyler var. Ben genelde bilet biriktiriyorum, ne olursa. Atmaya kıyamıyorum. Ha bir de sırf sürpriz yapmak için bir kutuya ihtiyacım vardı fincan takımıyla birlite almıştım, hala saklıyorum o fincanları :) Kemal'inki çok daha başka.. Müzeye gittin mi Gözde?
Malesef, kitabı bitirince internet sayfasından fotoğraflarına bakmıştım bende :)
Bir ara okumak istiyorum bu kitabı.Güneri Civaoğlu nun şeffaf odasına gelmişti Orhan Pamuk orada kitaptan ve ortaya çıkışından bahis etmiştiler çok hoş gerçekten..
O zaman elinden düşüremeyeceksin, bitmesin diye resmen mücadele ediyorum :) Oldukça farklı bir roman bu yönüyle bence. Hiç müzesi olan bir kitap okumamıştım. İlgi çekiyor..
Yorum Gönder