24 Ağustos 2009

adını sen koy…


Biraz kırgın biraz suskun; belki ulaşılmaz ama bir o kadar umutlu, küçük ama içten düşlerim var. Kurmaktan vazgeçmediğim, senin kadar, bizim kadar inandığım olası düşler… Küçük köyler görmeliyim. Dostane eller tutmalı kıyısından, köşesinden. Şöyle sahil boyu yürümeliyiz, mesela. Belki pamuk şekeri bile alırız. Alırız, değil mi?

Hissetmek mühim olan, duyumsamak olacağını… Belki bugün belki yarın. Çok geç olmadan geçebilmek düşlerin ortasından. Biraz dinlenmek. Soluk almak. Derinine çekebilmek, o yosun kokusunu. Şöyle bir uzanmak, kum kum. Taze simit tadı damağımda! Öyle büyük düşlere gerek kalmadan, küçük ama içten olabilmek… Cennet dediğin, uzak diyarlarda mıdır? Hayır; en az kalbim kadar, en az o sımsıcak gülümsemen kadar, en az o… en az ellerin kadar, yakında.

Geç kalmak yok; hayata ve büyüsüne. Şimdi tutmak zamanı, düşlerin elinden…

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...