Ağlamak mı? İnsan neye, neden, ne zaman ağlardı ki? Hem biraz hüznün kime ne zararı var.
Bence, mutlu olmayı beceremeyenlerin işi, hüzün. Hani kolay şey değil. Mutluluk rolüne bürünebilir, mesela insan. Oysa ki hüzün öyle mi! Herkes de bir durmaz. Eğreti durur, az biraz. Mutsuzluk, herkesin harcı değil yani. Örselenmek lazım.
Belki de anlam katamadığımız onca şeye bir isim bulmaktır, mutsuzluk. Belki de anlam kattığımızı sandıklarımızla, mutlu oluyoruzdur. Aslında bakıldığında iki türlüsü de ironik. Çok şeylere sahip olduğunu düşündüğümüz, görüp, duyup, bildiğimiz onca insan var. Uzaktan herkesi mutlu sanmak, kolay iş ama herkes kendi hayatında bir şeylerden memnun değildir. Aslında yolunda değildir, öyle her şey. İşte tam o anda bizim anlam verdiklerimiz, hayatımızda bir yer buluyor, kendine. Hüzünse bunun adı, sana en çok yakışan şey o oluveriyor. Zaten senin müdahale etmene de izin vermiyor. Öylece, kendiliğinden... Mutluluksa her zaman daha kolay çünkü gülümsemeye alışık değiliz, geldi mi de kaybetmek istemiyoruz. O yüzdendir ki en ufak şeyle mutlu olabiliyoruz. O yüzdendir ki hüzünlenmek, herkese göre değil.
İnsan neye, neden, ne zaman ağlardı ki?
Bunun tek bir cevabı olamaz. Her hüzün perver, ayrı bir mana buluverir. Sadece bazı duygular ortaktır, mesela ölüm gibi. Ancak onu da herkes, aynı yaşayamaz. Ağlamak için, gözden yaş gelmesinin gerekmediği gibi ki ben hiç kimsenin hiçbir konuda aynı şeyleri hissetmiş olabileceğine inanmıyorum. Olsa olsa kenarından, köşesinden geçiyordur. Tıpkı bizim hayatla yaptığımız gibi.
1 yorum:
yazılarınız çok güzel.
Yorum Gönder