Dokunduğum ilk ten, gülümsediğim ilk yüz, tattığım ilk tat, içime çektiğim ilk koku...
Var olduğumdan beri bana en yakın, en içten, en sevgi dolu, en yüreği açık, en koruyucu... tek kişi, o.Bu yüzdendir ki yüreğimden ve aklımdan tek silinmeyecek şey, onun kokusu.
Her şey de bir tutam ondan olması, beslemesi, tat vermesi!
Kalbimin en acıdığı anlarda, sebebi aramızdaki kırgınlık bile olsa, en çok aradığım şey, yine onun şefkâti.
Ve bugün ona her sarıldığımda, içime çektiğim süt gibi, derin, hisli bir koku; bana kalan..
Yanı başımda olmadığında bile, varlığını üstümden hiç çekmeyen bir el, annem!
Ardında bir iz, yokluğunu geceye emanet eden bir esinti, bana yadigâr…
Üzerime geçirdiğim her kıyafette onun elinin değdiğini bildiğim ve taa içime çektiğim bir koku, o!
Çok uzaklarda olsam bile hiç unutmayacağım, başım ne zaman sıkışsa ne zaman bir parça huzura ihtiyacım olsa; bana hiç kimsenin yakın olamayacağı kadar, koşulsuz yakın olan bir varlık.Tadı damağımdan hiç gitmeyen, ne zaman hasretini gidermeye çalışsam;
"onun yerini tutmasa da" diye başlayan bir cümle de olsa, bir parça kekin
tadında bile onun elinin kokusu var…
Hani her şey silinir, gider ya bir tek o koku, bize kalan.
Herkesin; herkesten en değerlisi, en vazgeçilmezi.
Ve bugün, ne zaman gözlerim onu arasa her yer onun eli değmiş gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder